Devremülk
Dün (19 Şubat 2013) Devremülk filmini izledikten sonra ve fotoğraf üzerine...
Tedirgin olmaya ihtiyacımız var...
Bunu film ya da fotoğrafla yapabiliyor olmak, kendi kabuklarımızda (izleyenler ve yapanlar olarak) delikler açmak ve nefes alabilmek için hayırlı bir vesile olabilir ya da büyülü belirsiz bir aracı.
renkli ya da siyah-beyaz olduğu,
şu kamera ya da bu kamerayla çekildiği,
bu lens değil de şu lens kullanarak yapıldığının aslında hiç önemi yok.
Önemli olan rahatlıktan kurtulmak,
Huzursuz olmak (ve etmek), rahatsızlığı film ya da fotoğrafla karşılamak, farklı/yeni duygu ve sorulara dönüştürebilmek. Daha da tedirgin olabilmek, daha da sıkılmak için.
Bu yüzden yansız, gerekçesiz doğa güzellikleri ya da çaresiz suretler çekmek yerine, güzelliğin büyüsüne kapılmadan ve kapılmayan, arafda kalan görüntülerin tarafından bakmak hayata ve şeylere... Belki doğanın da tekinsiz zamanlarından bakmak, hayatların, hayatlarımızın hiç ilişmediğimiz, yokmuş gibi davrandığımız yüzlerine değerek, kabuklarımızı kırmayı denemek.
Tedirginliğin peşinden bu sebeple gitmek.
Kendimize dokunabilmemiz için cevaplara değil, cevaplayamadığımız sorularla yüzleşmeye ihtiyacımız olduğu için..
Tedirginlikte, sıkıntıda, boşluk ve ıssız’da kalmak.
Ancak o zaman savunmasız kalabiliriz çünkü... Ve ancak o zaman yakınlaşabiliriz kendimize ve hayata
Açıklayabildiğimiz değil, kendimizi içinde çaresiz, rahatsız, yalnız hissettiğimiz zamanların ve mekanların tarifsizliği belki bize kabuklarımızı kırabilmemiz için bir şans tanır?
Laleper Aytek
2013